BİRİNCİ DİRİLİŞE KATILABİLECEK MİSİN?

터키(첫째부활)

7

ÖLÜM YASASINI YENEN DİRİLİŞ

(1.KORİNTİLİLER 15: 50 ~58)

 

 

 

 

Yaşam ve ölüm Tanrı’ya aittir. Bizlerin Tanrı’ya bağlı olmamızın sebebi de burada yatmaktadır. İnsanlar kendi bedenleri için güzel şeyleri aramaktadırlar. Özellikle Asyalıllar bedenlerine daha da çok önem veriyor gibidirler. Çürüyecek olan bedenleri için çok büyük harcamalarda bulunmaktadırlar. Fakat kendi ruhlarına karşı sevgileri eksikse bu günah olmaktadır.

Bizler Tanrı’nın kim olduğunu iyice bilmeliyiz. İnsanlar Tanrı’yı gözleriyle göremeselerde O’nun bizler için yaptığı işleri her zaman görebiliriz. İnsanın yaşam ve ölümü Tanrı’ya ait olduğu için O’nun Oğlu olan İsa’da bu konuda Baba Tanrı’ya güvenmiştir. İsa Tanrı’nın Oğlu olsa bile kendi kimliğini hiçe sayarak Tanrı tarafından ölümü tatma işi için O’ndan izin almıştır( Yuhanna 10:18).

Bizler Tanrı’ya güvenerek kendi yaşamımıza dair ebedi bereketi alıyoruz. Bizim ettiğimiz dualar arasında en acil olan şey Banka’nın iflas etmemesi için edilen dua değildir. Bundan daha da acil olan şey kendi ruhunun ne olacağı konusudur. Gerçi bankanın iflas etmesi kişinin yaşamını olumsuz şekilde etkileyebilir ama bu sadece bedeni yaşadığı süre için geçerlidir. Fakat ruhsal yaşamın iflas etmesi demek ebebi olarak devam etmesi demektir. Bunun yerine bu dünya da sıkıntı çekerek yaşasada, işleri hiç yolunda gitmesede ruhunu cehennem ateşinden kurtarıp yaşam kazanmasını sağlayan iman yalvarışının olması gereklidir. Bu şekilde yapılan dua gerçek duadır.

Tanrı’nın sözü  yasa ve gerçek’tir. Yasa da Tanrı’nın yasasıdır, gerçekte Tanrı’nın yasasıdır. Yasa Musa aracılığla, gerçekte İsa aracılığla gelen yasadır. Yasa derken lütuf yasası değildir yargılayan, özgürlük olmayan sadece günahları ortaya çıkaran ve sonu görünmeyen yasadır. Yasa da göğe gitmek için bir merdiven gibidir. Tanrı’nın egemenliğine girebilen merdivendir. Ama yasa merdivenine çıkarak göğe ulaşabilecek hiçkimse yoktur. Bu nedenle yasa bizlerin için ulaşamayacağımız birşeydir. Bunun gibi bir yoldur. Yasa sadece doğru kişilere izin vermektedir ve sadece doğru kişileri çağırmaktadır. Fakat Kutsal Kitapta ‘doğru kimse yok tek kişi bile’diyor. Bu nedenle bu merdivenle çıkarak göğe girebilecek hiçkimse yoktur.

Yasa merdiveniyle çıkarak göğe girebilecek kişi İsa’dan başka hiçkimse yoktur. O sadece yasa’nın tüm isteklerini yerine getirmiştir. Sedece O doğru kişinin gidebileceği yola gidebilmiştir. Fakat insanlardan hiçkimse oraya giremez. Bu nedenle orada kararsız kalmanın hiçbir yardımı olmayacaktır.

Yasa’da şevkat ve merhemet yoktur. Yasa sadece doğru olan Tanrı’nın karekteridir. Bu nedenle Tanrı’nın doğruluğunu gösteren şey Yasa’dır. Bizlerin ihmal edip karşı çıkabileceğimiz bir şey değildir. Yasa Tanrı’nın doğruluğunu ortaya çıkarmaktadır. Günahkarları yargılamak ve yargılanmış kişileri cehennem ateşine göndermek yasanın görevidir. Yasa, doğru kişiyi hoş karşılasa bile, günahkarlar için merhameti yoktur. Bu nedenle yasa da kalmaya çalışanlar lanet alacaklardır.

Tanrı İsa Mesih’i dünya’ ya gönderdiği zaman O insanoğlu olduğu için O’na yargılama yetkisini vermiştir(Yuhanna5:27). Bu nedenle İsa kim olursa olsun susayan kişi bana gelsin diyerek insanları hoş karşılamaktadır. Bu nedenle Tanrı’nın sesini işitenler yaşayacaklardır. O sesinin gerçek olduğunu söylemiştir.

Gerçek, yasa aracılığla göğe girilemeyecek tüm insanlığa verilen lütuf sözüdür. Gerçek, kim olursa olsun kendi doğruluğu olmayan kişilerin aldığı lütuftur. Yasa ‘doğru kişiler buraya gelin’diyor. Gerçek ise ‘günahkarlar buraya gelin ve karşılıksız yaşama kavuşun’diyor. Fakat günahı olmayan kişilere günah işleyipte gelin demiyor, günahtan dolayı göğe giremeyecek olan kişiler göğe girebilsinler diye yolu açan söz gerçektir.

Bu nedenle gerçeğin önünde dışarı atılacak hiç kimse yoktur. Eğer göğe giremeyecek kişi varsa bunun sebebi bu kişinin gerçeği değil laneti seçmesinin sonucundan dolayıdır. Gerçek günahkarlar için müjde olmaktadır. Bu nedenle müjde gerçek değil gerçek müjde olmaktadır.

İsa yasa’nın istediği herşeye itaat ederek doğru kişi olarak ölmüştür. Fakat dünya’da doğru kişi yoktur. İlk Ademe ait olan tüm insanlık onun içinde beraber yoldan sapıp günahkar olmuştur. Bu nedenle insanlardan bir kişi bile özgür olan yoktur sadece Baba’nın kucağında biricik kalan İsa Ademle herhangi bir bağı olmayan doğru kişidir. Sadece O yasa’nın istediğine göre itaat edip yasayı tamamen yerine getirdiği için Tanrı O’na mezarda yaşam vermiştir. Böylece nihayet İsa göğe yükselerek Tarı’nın sağında oturmuştur.

Yasa Tanrı’ya karşı çıkan bir yasa değildir. Yasa Tanrı’nın ilk antlaşmasıdır. Yasa kutsal yasa olduğundan, kutsal kişi ancak göğe girebilir. Kusuru olan kişinin asla giremeyeceği bir kapıdır. Bu nedenle kim yasa denen açık kapıdan giriyorsa Tanrı O’nu yükseltecektir. Fakat sadece bir kişi bu kapıdan girebilmiştir O’da İsa Mesihtir(Yuhanna 16:10)

Bu nedenle yasanın bahsettiği doğru kişi sadece İsa’dır ve O’ndan başka doğru kişi yoktur. İsrailliler kutsal bir halktı. Fakat onların arasından yasa’nın kabul ettiği doğru bir kişi bile yoktur. Bu nedenle onlarda ümitsiz olan yabancılarla aynı oldukları için lütfu aramaktan başka çareleri yoktu. Bu yüzden Tanrı Yeni Antlaşmayı İsraillilere verdi ama bu sadece onlar için değil yabancılar içinde verilmiş olandı. Bu şekilde Tanrı tüm dünya’ya Yeni Antlaşmayı vermiştir. Bu gerçektir.

Gerçek, lütuf yasa’sıdır. Günahkarların yasa’nın istediği doğru kişinin yolundan girmesi mümkün değildir. Ama artık gerçek aracılığla bu yola girilebilir. Yinede yasa’yıda ihmal edemememizin sebebi de Tanrı’nın kutsal isteği olmasından dolayıdır. Gerçek, göğe girebileceğimiz yeni bir yol, İsa’nın çarmıhta açtığı kan yoludur. Bu yol yasa’nın engellediği günahkarları çağıran, Yasa’yı geçen yeni bir yoldur.

Dirilişte sayısız beyaz elbiseyi giyen kişiler gökte yücelik alarak oraya girecekler ama herkes yasa’nın kutsal doğru olan kişinin yolundan giremeyerek, sadece gerçeğin lütuflu yolundan girebilecek kişilerdir. O doğru kişinin girebileceği yola sadece İsa girmiştir. Bu nedenle gerçeği reddedip, lütuflu kana ve Kutsal Ruh’a karşı çıkan yada ihmal eden kişi asla gerçek aracılığıyla lütuflu yola giremez.

Bir başka deyişle yasa ilk firsattır, gerçek ise son fırsat olmaktadır. Yasa doğru kişiyi davet etmiş, gerçek ise günahkarları çağırmaktadır.

Bu nedenle bizler yasa’yı ihmal edemiyoruz. Aksine yasa aracılığla göğe giremediğimiz için utanarak alçakgönüllü yürekle gerçeği kabul etmeliyiz. Bu nedenle Gerçek günah işleyebilirsiniz anlamına gelmemektedir, günahkarların günahlı olduklarını itiraf edip tövbe ederek gelin anlamına gelmektedir. İbraniler 10.bölüm 26~31.ayetlerinde söylediği gibi ‘Gerçeği öğrenip benimsedikten sonra, bile bile günah işlemeye devam edersek, günahlar için artık kurban kalmaz; geriye sadece yargının dehşetli beklenişi ve düşmanları yiyip bitirecek kızgın ateş kalır’

Rabbin sesi ‘gerçek’tir. Yani yeni antlaşma müjdedir. Bu sebeple kim olursa olsun Rabbin sesini işitirse kurtulacaktır. Bu kurtuluşla ilerde olacak dirilişin yüceliğini alacaklardır.

 

“Size doğrusunu söyleyeyim, ölülerin Tanrı Oğlu`nun sesini işitecekleri ve işitenlerin yaşayacakları saat geliyor, geldi bile. Çünkü Baba, kendisinde yaşam olduğu gibi, Oğul`a da kendisinde yaşam olma özelliğini verdi. O`na yargılama yetkisini de verdi. Çünkü O İnsanoğlu`dur. Buna şaşmayın. Mezarda olanların hepsinin O`nun sesini işitecekleri saat geliyor. Ve onlar mezarlarından çıkacaklar. İyilik yapmış olanlar yaşamak, kötülük yapmış olanlar yargılanmak üzere dirilecekler” (Yuhanna 5:25~29)

 

Günahkarların duyması gerenken müjde, gerçeğin sözünü nasıl kabul etmelidir? Bizim tövbe ettiğimiz şey zaten yargılanmış eylemleri tamamen bırakma işidir. Fakat bunları olduğu gibi devam ettirirsek gerçeği almamız mümkün değildir. Gerçeği, Kutsal Yasa’nın yargılamış olduğu günahlarla bereber kabul edilemez. Tüm günahlar kaldırıldıktan sonra gerçek yaşam olmaktadır. Bunun için İsa kanını akıtıp Yasa’nın yargılamış olduğu insanlığın günahlarını aklamaktadır.

İnsanların günahları olmasaydı ölümde olmayacaktı. Fakat Yasa olduğu sürece günahın olmaması mümkün değildir. insanlar Yasa tarafından yargılanıyorsa sonuçta cehennem ateşine girmek zorunda kalacaklardır. Fakat bundan kurtulmak için gerçeği bilmek ve itaat etmek gerekmektedir. Bu korkutucu olan yasa’yı geçmemin tek yolu gerçek’tir.

Bizim bildiğimiz şey, dirilişte İsa’ya inanıp ölen kişiler ve inanmayıpta ölen kişilerin hepsinin bereber dirileceğidir. Ama iman edipte ölen kişiler yaşam dirilişi ile dirilecek, iman etmeyenlerse yargılanmak için dirileceklerdir. Bazıları insanlar öldükten sonra bilinçleri olmayacağından nasıl ceza alacaklar ki diye düşünebilir. Ama Tanrı hikmetli olduğundan bilincini yitiren kişileri direk cehenneme göndermeyecek bedendeki tüm his ve bilincini tamamen yerine getirdikten sonra kükürtlü ateş gölüne atacaktır.

“Kardeşler, şunu demek istiyorum, et ve kan Tanrı`nın Egemenliği`ni miras alamaz. Çürüyen de çürümezliği miras alamaz. İşte size bir sır açıklıyorum. Hepimiz ölmeyeceğiz; son borazan çalınınca hepimiz bir anda, göz açıp kapayana dek değiştirileceğiz. Evet, borazan çalınacak, ölüler çürümez olarak dirilecek, ve biz de değiştirileceğiz. Çünkü bu çürüyen beden çürümezliği, bu ölümlü beden ölümsüzlüğü giyinmelidir. Çürüyen ve ölümlü beden çürümezliği ve ölümsüzlüğü giyinince, ‘Ölüm yok edildi, zafer kazanıldı!’ diye yazılmış olan söz yerine gelecektir. Ey ölüm, zaferin nerede? Ey ölüm, dikenin nerede? Ölümün dikeni günahtır. Günah ise gücünü Kutsal Yasa`dan alır. Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla bizi zafere ulaştıran Tanrı`ya şükürler olsun! Bu nedenle, sevgili kardeşlerim, Rab yolunda verdiğiniz emeğin boşa gitmeyeceğini bilerek dayanın, sarsılmayın, Rab`bin işinde her zaman gayretli olun( 1. Korintililer 15:50~58)

Beden asla Tanrı’nın eğemenliğini miras alamaz. Ruhsal olan beden dirilecek ve yok olmayacaktır. Çürümez bedenle göğe gireceğiz. Bu nedenle insanın ruhu yok olmayan ve ateşte de yanmayandır. İnsanın ruhu Tanrı’nın sözünü alıyor ve o söz ruhu bereketleyerek mükemmel hale getirmektedir. Ruh’a Tanrı’nın sözünü almak ruhu yaşatma yoludur. O zaman sanki ruh beyaz elbise giymiş gibi kutsal ve utanılacak hiç bir şeyi olmayacak duruma gelmektedir.

Beden sağlığı için çeşitli besinler alındığı gibi, Tanrı’nın sözüde ruhu güçlendirir(3.Yuhanna2). Ruh şimdi gözle görünmüyor ama tam bir şekilde dirilecektir. Bu nedenle ruhunda yaşam olan kişinin dirilişi ve ruhunda yaşam olmayan kişinin dirilişinin nasıl farklı olduğu açıkça görülecektir. Şimdi ruhu gözümüzle göremediğimiz gibi yaşamıda göremiyoruz. Fakat İsa ölüp tekrar yaşadiği gibi O’na yaşam verenin ruhu bizim bedenimizde de olduğu için bizim ruhumuzuda yaşatacaktır(Romalılar 8:11)

İnsanların ölümden korkmalarının sebebi rüya görmekten kaçamadığımız gibi ruhsal şeylerden kaçamadığımız içindir. Rüya anlık bir olaydır ama sanki gece boyunca devam etmiş gibi yada bir çok şey yapmışız gibi düşünmekteyiz. Cehennem cezasıda bunun gibidir. Ruhun durumu o zaman gelince asla değişmeyeceği için daha da korkunçtur.

Kutsal Ruh ruhumuzun Tanrı’nın sözüne itaat etmesi için yönlendirmektedir. Kutsal Ruh ruhumuzu yönlendirirken Tanrı’nın sözünü hatırlatmakta, ümidimizi sağlamlaştırmak için çalışmaktadır. Kutsal Ruh insanların gözleriyle görülmeyen, insanların ruhlarını seven, koruyan ve güçlendirendir.

Kasları erimesi olan kişileri görmüşsünüzdür. Bu ne kadar acı veren bir durumdur. Bunun gibi ruh’ta bu hastalağa yakalanıyorsa dirilişte lanet almış beden olacaktır. Ama ruhu güçlü olan kişiler dirilişte sonsuz yaşam kazanacaklardır.

Kutsal Ruh Şeytanı yok etmek için gelmemiştir. İsa Mesih’in kanıyla kurtuluş almış kişileri korumak için gönderilmiştir. Bu nedenle ‘Kutsal ruhu kötü sözle engelleyen kişi bağışlanmayacaktır’ diyor. Kutsal Ruh bu kişiyi cehenneme gönderecek yada bu kişiyi direk yargılayacak demek değildir. Kutsal Ruh bize yardım etmek için geldiği için bizler O’nu reddedersek Kutsal Ruh’un yardımını alamadığımız için çok tahlikelidir.

Bizleri yasa’dan kurtarmış olan Tanrı’nın sözü olan gerçeği işitmemiz gerekmektedir. Ölüm yasasını yenen bu dirilişin göcü olan sözü duymalıyız. Artık Yasa her ne kadar da kutsal olsa da orada bir şey bulmaya çalışmadan sadece gerçeğe güvenmeliyiz. Sadece gerçekle Kutsal Ruh’un yönlendirmesini alabiliriz. Kutsal Ruh gerçeğin Ruhu’dur( Yuhanna 14:16)

Bizler geçmişte gönahkardık. Ama İsa’nın gerçekleştirmiş olduğu işle günahlarımızdan özgür olduk. Artık gerçeğin yolu aracılığla gerçeğin kapısına doğru yani görkemli dirilişe doğru hızla giden kişiler olduk.

Bedendeki kanın temiz olması gerektiği gibi ruhumuzunda daha da temiz olması gerekmektedir. Ruhumuz yaşam, güç, armağan ve bereket alarak gelişerek hazırlandığında kurtarıcımız İsa Mesih’in tekrar geleceği gün görkem alacaktır. Gerçeğe ait kişiler olarak o gün için ruhumuzu severek korumamız gerekmektedir.

 

2 comments

    1. Merhaba! Bize yazdığınız için teşekkür ederim..
      şimdi Emailinize (umutodur@hotmail.de) cevap gönderdim.

Leave a comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *